2 Mart 2013 Cumartesi




Yıllardır Türkiye'de ve gittiğim 20 'ye yakın ülkede antikacıları geziyorum... Bazılarının daha kapıdan girerken bakışından anlaşılıyor "ben bu işi biliyorum arkadaş.." 

Ona gülümsüyorum...

Antikacılık Tembel İşidir! diyen sadece memleketimizde ciddi sayıda antikacı var.. Sabah 11 de dükkan açan, akşam 18:00 de kapatan ....

Halbuki antikacılık en çok çalışmayı gerektiren iştir.....Mal diye adlandırılan geçmişi barındırandır, hikayesi olan içinde hazineler barındıran...

Kültürünü, eseri tanıyan, bilen bir antikacıyla sohbet edip ondan bir eser satın almak, alıcı için çok daha fazla tatmin edici bir duygudur. Ben çoğu zaman hemen kenardaki sandalyeye gözümü dikerim. Gülümseyerek, şımarık bir çocuk gibi anlatmasını beklerim. 

Sabah 08:00 de dükkan açmak, çok çalışmak değildir bizim meslekte. 

Malı iyi tanımaktır, neyin ne olduğunu iyi bilmektir. 

Konuşurken şaşırmamak, gerekiyorsa geçmiş dilleri öğrenmektir.

Spesifik bir konuda, dönemde, sanatçıda uzmanlaşmaktır. 

Danışılan olmaktır... 

Bildiğini korkmadan aktarabilmektir...

Kim diyebilir antikacılık tembel işidir?...

Muazzez Bodur

bu yazı bir alıntıdır. evet bu görüş camiamızda yaygındır ama doğru değildir. ben bilal atış iki senedir bu camiadayım. evvelinde 15 sene tekstil ile uğraştım. perakendeciydim. şimdi geriye bakınca anladım ki ben 15 sene yatmışım. şimdi gerçekten çalışıyorum. Beyza Antikği tanıtmak ve adresler yakalayabilmek için uğraşıyorum. bazen gece satlerinde eve geldiğim olmuyor değil. Haftanın iki günü pazara çıkıyorum. ve yeni ürünler bulmak için Bakırköy ve Fikirtepe'yi alt üst ediyorum. ve bulduğumuz ürünleri çözmek için saatlerce bilgisayarın başında, kataloglar arasında zaman geçiriyor. meslek üstadlarımızla dakikalarca telefonda vakit keçiriyoruz. Mesleğimden çok memnunum çünkü bu iş beni diri tutuyor. 

Antikacılık aktifliik, verimlilk ve sabır isteyen bir iş.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder