5 Mayıs 2013 Pazar

Şınorhk Kalustyan


Şınorhk Kalustyan


TÜRKİYE ERMENİLERİNİN 1961-1990 TARİHLERİNDE RUHANİ LİDERLİĞİNİ YAPAN VE CEMAAT TARAFINDAN DA ÇOK SEVİLEN YAKIN TARİHİ RENKLİ SİMASI 82. PATRİK ŞINORHK KALUSTYAN'IN TUĞAL ÜZERİNE YAPILAN YAĞLIBOYA PORTRE ÇALIŞMASI
ÜRÜN BAKIRKÖY'DE FAALİYET GÖSTEREN BEYZA ANTİK'DEDİR.
BEYZA ANTİK SİZE BİR TELEFON MESAFESİNDEDİR.

0536.702.27.36.  VE 0535.313.37.95  BİLAL ATIŞ CEM GÜMÜŞ 
212.571.46.86  MEVLÜT ATIŞ

HER TÜRLÜ ESKİLERİNİZ PLAKLARINIZ, PİKAPLARINIZ, KOLEKSİYONLARINIZ, KİTAP DERGİ TÜM KÜTÜPHANENİZ, BAKIR, GÜMÜŞ, PORSELEN, CAM OBJELERİNİZ, TABLO, HAT LEVHA VE BİLİMUM EŞYALARINIZ ADRESİNİZDEN DEĞERİNDE ALINIR. SİZE BİR TELEFON MESAFESİNDEYİZ. 


Şınorhk Kalustyan (Doğum adıyla Arşak) 27 Eylül 1913, [Iğdeli, Yozgat]], Türkiye-7 Mart 1990, EçmiadzinErmenistan), Türkiye Ermenileri 82. patriği, yazar.

Yozgat'ın tanınmış ve zengin ailelerinden birinin çocuğuydu. 1915 de babası ve bütün ailesini kaybetti.Annesi oğlunun tahsil görmesini arzuladığı için kardesini yanina Talas Amerikan kolejine gönderdi. 1922 de Amerikan Rılif heyeti köyleri dolaşarak birçok Ermeni yetimleri toplayarak önce Niğde sonra da Mersin'e, oradan da gemiyle Beyrut Nahr İbrahim yetimhanesine gönderildi. 1927'de Kudüs Ermeni Patrikliği'nin ruhban okuluna girerek 1932'de Patrik Torkom Kuşakyan'ın eliyle diakos, 1935'te ise rahip olarak takdis edildi. 1937'de patriklik matbaasının yöneticiliğini ve resmi yayın organı olan Sion dergisinin yazı işleri müdürlüğü görevlerini üstlendi. 20 Kasım 1937'de üstrahip, daha sonra patrikhane yönetim kurulu üyesi oldu. Hayfa Ermenileri dini önderliğinden sonra, 4 Ekim 1941'de Antilias (Lübnan) Katolikosluğu Semineri müdürlüğüne davet edilerek Haziran 1944'e dek bu görevde kaldı. 1945'te Londra, 1948'de Peterson ve Newark, 1952'de California Ermenileri dini önderi oldu.
1955'te Eçmiadzin Başpatriklik Katedrali'nde episkopos olarak takdis edildi. Dönüşünde İstanbul'a uğradı. Eçmiadzin Semineri yöneticiliğine davet edildiyse de bu görevi kabul etmedi. 1956'da Kahire'de toplanan episkoposlar düzeyindeki sinoda katıldı. 25 Mart 1957'de Kudüs Patrikliği hazinesi sorumlu müdürlüğüne seçildi. 1960'ta tekrar İstanbul'a geldi.
22 Haziran 1961'de Patrik Karekin Haçaduryan'ın vefatı üzerine, 11 Ekim 1961'de Türkiye Ermenileri patrikliğine seçildi. 25 Aralık 1961'de Bakanlar Kurulu tarafından kilise dışında dini kıyafet giyme izninden sonra 27 Aralık 1961'de başpatriklikçe “başepiskoposluk” payesi ile onurlandırıldı. 3 Ocak 1962'de Kumkapı'daki Surp Asdvadzadzin Patrikhane Kilisesi'nde yapılan patriklik asası teslimi ve tahta çıkma törenleriyle göreve başladı. Ziyaret amacıyla gittiği Ermenistan'daki Eçmiadzin Başpatrikhanesi'nde kaza sonucu düşerek vefat etti. Naaşı İstanbul'a getirilerek Patrikhane Kilisesi'nde yapılan törenlerle Şişli'deki Ermeni Mezarlığı'nın patrikler bölümüne defnedildi. Dini konularda 10'u aşkın Ermenice, 1 de İngilizce eseri vardır. Bunların dışında kendi adıyla ve takma adla birçok makale yazmıştır.
İstanbul Ermeni patrikleri arasında en uzun süre tahtta kalan patrik olan I. Şınorhk, 29 yıllık patrikliği boyunca yapıcı etkinlikleri ile dikkati çeker. Bir önceki patrik I. Karekin Haçaduryan döneminde başlayan önemli işler tamamlandı. Bunların arasında Gedikpaşa'daki Surp Mesrobyan,Kadıköy'deki Aramyan-Uncuyan ve Hasköy'deki Nersesyan okullarının, Galata'daki Surp Krikor Lusavoriç Kilisesi'nin ve Narlıkapı'daki Surp Hovhannes Kilisesi'nin tekrar inşası, bu işler arasındadır. İstanbul'daki birçok okul ve Ermeni kilisesi I. Şınorhk döneminde büyük veya küçük onarımlar geçirdi.
Patrik I. Karekin döneminde başlayan çocuk dinlenme kampı, Patrik Şınorhk'un döneminde sabit hale getirildi. 1966'da Kınalıada'da açılan kamp, bugün de işlevini sürdürmektedir. Yine Kınalıada'da Serap Sokağı'ndaki bugüne dek kullanılan Patriklik Yazlığı'nın inşası Patrik I. Şınorhk'un eseridir.
2005 yılında Almanya Ermeni Cemaati lideri Başpiskopos Karekin Bekçiyan, Kalustyan'ın annesi Güldane Kalustyanın Ermeni Tehciri sırasında din değiştirerek Müslüman olduğunu ve yaptığı ikinci evlilik nedeniyle Diyanet İşleri eski başkanı Lütfi Doğan'ın annesi olduğunu dolaysıyla Şınorhk Kalustyan ile Lütfi Doğan'ın anne tarafından kardeş oldukları iddiasını ortaya attı. Ancak iddiaları yalanlayan Lütfi Doğan Patrik Şinork Kalutsyan ile herhangi bir akrabalıklarının olmadığını vurguladı.[1]

25 Nisan 2013 Perşembe

TÜRK RESMİNDE BİR DUAYEN; FİKRET MUALLA

TÜRK RESMİNDE BİR DUAYEN; FİKRET MUALLA

ÜNLÜ RESSAMIN 1943 TARİHLİ ÇALIŞMASI BAKIRKÖY'DE BEYZA ANTİK'DE SEVENLERİNİ BEKLEMEKTEDİR. SİZİN DE ELİNİZDE ESKİ TABLOLAR, HAT LEVHALARI ESKİ KİTAPLAR PLAKLAR VARSA HEMEN BEYZA ANTİK'İ ARAYIN SİZE BİR TELEFON MESAFESİNDEYİZ. ARAYIN ADRESİNİZDEN DEĞERİNDE ALALIM.
BEYZA ANTİK 0536.702.27.36



Fikret Mualla [değiştir]

1903 yılında İstanbul'un Moda semtinde doğdu. Babası, Düyun-u Umumiye ikinci müdürü Ekrem Bey (Mehmet Ekrem Mualla Saygı) annesi Emine Nevber Hanım idi. Kız çocuk bekledikleri için önceden Mualla adını belirlemişlerdi, bebek erkek olunca Fikret adı eklendi. Çocukluk ve gençlik yılları Kadıköy, Bahariye çevresinde geçti. Saint Joseph ve Galatasaray liselerinde öğrenim gördü. Yatılı olarak Galatasaray Lisesi'ne verilmesinin sebebinin, kendisini derslerine çalışmaktan alıkoyan futbol tutkusu olduğu rivayet edilir. Futbolcu dayısı Hikmet Topuzer'in etkisi ile futbola çok düşkündü. 12 yaşında, Galatasaray Lisesi'nde futbol oynarken bir kaza sonucu sağ ayağının kırılması ve topal kalması ile büyük bir sarsıntı geçirdi. Çok düşkün olduğu annesinin kaybı ise onda derin izler bırakan ikinci olaydı. Okuldan kaptığı gribi eve taşıması sonucu İspanyol gribineyakalanan annesinin genç yaşta ölümü üzerine Fikret Mualla'nın hayatına suçluluk duygusu egemen oldu. Annesinin ölümünün hemen ardından babasının çok genç birisiyle yeniden evlenmesi de onu çok etkilemişti. Ardından babasının bu genç hanım yerine oğlunun tepki göstermeyeceğini düşündüğü akrabaları Behice Hanım ile evlenmesi de oğlunda benzer öfkeli bir tepki yarattı. Yaşadığı sarsıntılar Fikret Mualla'yı sinirli ve uyumsuz birisi yapmıştı. Babasının evliliğini bir türlü benimseyemeyen Fikret Mualla, 17 yaşında iken Galatasaray Lisesi'ndeki öğrenimini yarıda bırakıpİsviçre'ye mühendislik okuması için gönderildi. Bunu, evden atıldığı şeklinde yorumladı.
İsviçre'de zamanla, resmin mühendislikten daha çok ilgisini çektiğini fark etti. Savaş yıllarına rastlayan İsviçre'deki öğrencilik döneminde parasız kalmıştı. Dönemin konsolosunun (Rıza Bey) desteği sayesinde resim eğitimi almak için Almanya'ya geçti. Münih Güzel Sanatlar Akademisi'nde afiş ve desinatörlük, ardından Berlin Güzel Sanatlar Akademisi'nde resim eğitimi aldı. Akademide Hale Asaf ile birlikte Arthur Kampf’ın öğrencisi oldu. Almanya'da bulunduğu yıllarda babasının mali durumu bozulup para gönderemez hale gelmesinden sonra Mısır Hidiv’i Abbas Halim Paşa’dan maddi destek gördü. Almanya'da topallığı ve utangaçlığı nedeniyle yalnızlaşan Fikret Mualla, resim yapmadığı zamanlarda içki içiyordu. İlk defa 1928 yılında Almanya'da alkol bağımlılığı nedeniyle tedavi olmak zorunda kaldı. Tedavisinin ardından İtalya ve Fransa'daki sanat merkezlerini gezdi.

İstanbul yılları [değiştir]

Fikret Mualla, evden gelen para kesilince geçim sıkıntısı çektiği için 1937'de Türkiye'ye döndüğünde, mezun olduğu Galatasaray Lisesi'nde ve Ayvalık Ortaokulu'nda kısa bir dönem resim dersleri verdi. Galatasaray Lisesi'nden düşük maaş almasından ötürü, Ayvalık Ortaokulu'ndaki görevinden ise Ayvalık'ta o dönemde elektrik bulunmaması nedeniyle ayrıldı, İstanbul'a döndü. İstanbul sanat çevrelerinde umduğu ilgiyi bulamadı, çalışmaları aşağılandı. Bir süre ilgisini edebiyata yöneltti. Kendisiyle benzerlikler bulduğu Schiller hakkında bir kitap yazdı. Şiller (Schiller) 1759-1805, Hayatı ve Eserleri adlı kitabı 1932'de yayımlandı. 1938 yılında Ses dergisinde yayınlanan Usera Karargahı ve Masal adlı öyküleri de onun edebiyatçı yönünün eseridir.
Mualla, bu dönemde geçimini sahne kostümleri çizerek, kitap resimleyerek sağlıyordu. İstanbul Şehir Tiyatrosu sopranosu Semiha Berksoy'a duyduğu ilginin de etkisiyle Beyoğlu semtine yerleşti. İstanbul Şehir Tiyatrosu’nda sahnelenen Lüküs Hayat, Deli Dolu, Saz Caz gibi operetlerin kostümlerini çizdi; İsmail Hakkı Baltacıoğlu'nun Yeni Adam Dergisi'nin yazılarını resimledi, aynı dergide dönemin sanatçılarının portre desenleri ve karikatürlerini çizdi; Nazım Hikmet’in Varan 3 adlı şiir kitabını ve Benerci Kendini Nasıl Öldürdü? adlı oyununu resimledi. Resim yapmayı da sürdürüyordu, İstanbul'un çeşitli semtlerinden manzaralar yaptı. 1934 yılında suluboya ve desenlerini sergilediği ilk sergisini açtı, ancak fazla ilgi görmedi.
İstanbul döneminde, sanatsever Salah Cimcoz, ona Moda'daki konağında rahatça çalışacağı bir yer tahsis etmişti. Bu evde Cimcoz'un üç çocuğuna (birisi ilerde cumhurbaşkanı Fahri Korutürk'ün eşi olacak Emel idi) resim dersi veriyordu. Ne var ki Salah Cimcoz ile içkili iken yaşadıkları bir tartışma sonucu konağa gidip üzerinde çalıştığı portreleri parçalayan, dev bir panoda toplu halde portrelerini çizmekte olduğu devlet büyükleri hakkında uygunsuz sözler sarfeden Fikret Mualla, sözlerinden ötürü sorgu ve tatbikata uğradı. Ömrü boyunca onu terketmeyecek polis korkusu böylece başladı. Bu olaydan sonra (1936) bir buçuk yıl süreyle Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi'nde tedavi gördü. Hastanede ünlü doktor Mazhar Osman'ın kontrolündeydi ve Neyzen Tevfik ile aynı odayı paylaştı.

Paris yılları [değiştir]

Fikret Mualla, 1938 yılında babasını kaybedince yüklü bir mirasın sahibi olmuştu. Mal varlıklarını satarak Paris'e yerleşmeye karar verdi. Gitmeden önce, Abidin Dino'nun ricası üzerine 1939 Uluslararası New York Fuarı Türk Pavyonu için İstanbul konulu otuz kadar tablo yaptı. Aynı yıl Ses dergisi için çizdiği desenlerden bazıları müstehcen bulununca hakkında dava açıldı; Mualla, davadan beraat ettikten sonra 26 yıl boyunca yaşayacağı Fransa'ya gitti.
Fransa'ya gittiği dönemde ülkede Edvard Munch ve Wassily Kandinsky gibi ressamların temsilcisi olduğu dışavurumculuk akımı gündemdeydi, ressam da bu anlayıştan etkilendi. Paris'te kısa bir süre eğlenceli, lüks bir yaşam süren Fikret Mualla, II. Dünya Savaşı'nın başlaması ve ülkenin işgal edilmesi üzerine zor bir döneme girdi. Sanatçının, günlük gereksinimlerini karşılamak üzere tablolarını yok pahasına sattığı anlatılır. Alkol sorunu, polis fobisi, yurt özlemi nedeniyle yaşadığı sıkıntılar birkaç kez hastanede tedavi görmesini gerektirdi. Fikret Mualla, sıkıntılarını resim yaparak ve içki içerek atlatmaya çalışıyordu. Ressam Hale Asaf'a aşık oldu ama karşılık görmedi. İki ay için hastaneye yattı ama resmi bırakmadı. Bundan sonraki yaşamı çeşitli sanatseverlerin koruması atında sürdü. Mualla, hastanede kendisine resim yaptıran Dina Vierny'nin koruması altına girmişti. Burada yaptığı resimlerle 1954 yılında Paris'te ilk sergisini açtı. 25 yıl boyunca eserlerini toplu olarak hiçbir yerde sergilememişti. O güne kadar tablolarını satın almak isteyenlar onu Paris kahvelerinde bulurlar ve genellikle eserlerini ucuza kapatırlardı. İlk sergisini de iki tablo simsarı organize etti. Sergide, eserleri büyük ilgi gören Mualla'nın tüm tabloları satıldı. Tablo simsarları, Mualla'ya vaadettikleri payı vermeyerek onu dolandırmışlardı ama bu sergi sanatçıyı Paris'teki sanat çevrelerine görkemli bir şekilde tanıttı, Paris ressamı olarak tanınmasını sağladı. Bir çok büyük sanatçıyla tanıştı, Picasso'nun da dikkatini çekti. İkinci sergisini ise iki yıl sonra açtı ve sergiden sonra tekrar akıl hastanesine yatırıldı. Taburcu olduğunda sanayici Lhermin'le bir anlaşma yaptı. Aynı dönemde resimlerinin sürekli alıcısı olan Madam Angles ile tanıştı.
Mualla, resimlerinde Paris şehrini konu edindi. Giderek Paris ortamında bir ün kazandı. Eserleri, koleksiyon yapanlar tarafından toplanmaya başlamıştı. Ancak kendisine düzenli bir hayat kuramadı. 1962 yılında felç geçiren sanatçının bakımını, kocası Alpler bölgesi senatörü olan Madame Fernande Angles adlı sanatsever üstlendi. Raguel Agnesi'in eşi Madam Fernande Agnes, onu bir bakıcı eşliğinde Reillanne'daki çiftliğine götürdü. 1967'de ölümüne kadar bu çiftlikte Madam Agnes için çok sayıda eser üretti. 1967 yılı Mayıs ayında sinir krizleri nedeniyle bir dinlenme evine yatırıldı. 20 Temmuz günü ölü bulundu. Paris Kimsesizler Mezarlığı'na gömüldü.
Cenazesinin isteğine uygun olarak yurduna getirilmesi 1974 yılnda gerçekleşti. Cumhurbaşkanı Fahri Korutürk'ün eşi Emel Hanım'a çocukluk yıllarında resim dersi vermiş olması ve bu sebeple Cunhurbaşkanı Fahri Korutürk'ün ilgilenmesi üzerine kemikleri İstanbul'a getirilerek Karacaahmet Mezarlığı'na gömüldü.....

Sanat hayatı [değiştir]

Fikret Mualla mutlu olabilmek ve her şeyi unutmak için resim yapmıştı. Bu nedenle sanat dünyasındaki çeşitli akımlardan etkilenmedi, resimlerini yaparken sezgilerini kullandı, kendi tarzını yarattı. Eserlerine kendi hislerini aktardı. Coşku dolu resimler yaptı. Huysuz, uzlaşmasız kişiliğini ve mutsuz yaşamını resimlerine yantsıtmadı, yaşama sevinci dolu resimler yaptı.
Şehirleri resmetmeyi seven Mualla, resimlerine İstanbul ve Paris'in insanlarını, sokaklarını, kafelerini, sirkleri, genelevleri, balıkçıları resimlerine taşımıştır. Renklerle oynamayı seven sanatçının, Henri Matisse'in renk kullanımından çok etkilendiği bilinir.
Resimlerini genellikle renkli fon kâğıtları üzerine guaj boya ile yaptı. Suluboya ve pastel malzemelerini resimlerinde sıkça kullandı. Paris sanat ortamında tanınması biraz zaman alan Fikret Mualla'nın eserlerini Picasso'nun övdüğü, hatta bir resmini satın aldığı, kendi çalışmalarından birini de ona hediye ettiği ve Fikret Muala'nında Picasso'nun verdiği tabloyu bir rakı parasına sattığı bilinir.
Fikret Mualla'nın başlıca eserleri arasında Oturan Adamlar, Kafe, Marsilya'da Fransız İşçileri Bir Kahvede, Haliç ve Süleymaniye, Paris'te Bir Sokak, Baloncu ve Balıkçı sayılabilir.
Ölümünden sonra Paris'te açık artırmaya çıkarılan resimleri de Türk devleti tarafından satın alınmış ve Ankara Resim ve Heykel Müzesi'nde bir Fikret Mualla Salonu oluşturulmuştur.
1976'da dostlarından, yakınlarından ve çeşitli koleksiyonlardan derlenen yüz on sekiz resmi ile Ankara'da adına bir sergi düzenlendi. Yapıtlarının çoğu bugün özel koleksiyonlarda bulunmaktadır.
Günümüzde Paris’te Fikret Mualla Dostları Derneği adında bir dernek vardır, Bu dernek, Fikret Mualla’nın tablolarının orijinalliğini araştırmak ve ressamı tanıtmak sorumluluğunu yüklenmiştir.

19 Nisan 2013 Cuma

SARKIS MURADYAN

SARKIS MURADYAN

ERMENİSTANLI MEŞHUR RESSAMLARDAN. AŞAĞISA BİYOGRAFİSİ İNGİLİZCE VERİLDİ. SARKIS MURADYAN İMZALI ÜÇ RESSİM YAKALADIK GEÇTİĞİMİZ HAFTA. İLERLEYEN GÜNLERDE BURADA PAYLAŞACAĞIZ VE GİTTİ GİSDİYORDA SATIŞ AMAÇLI SERGİLEYECEĞİZ.

Born on June 23, 1927 in Yerevan.
1943-1945: student of P. Terlemezyan Art School.
1945-1951: student of the Yerevan Institute of Fine Arts.
1954: member of the Artists’ Union of Armenia.
1961: Honored Artist of Armenia.
1972: Honored Art Worker of Armenia.
Head of the delegation of artists, participants of the Decade of Soviet Art in Romania (1973) and Bulgaria (1975).
1976: State Prize of the USSR.
1976: commissary of the exhibition of Soviet Art in Iran.
1978: People’s Artist of Armenia.
1982-1987: president of the Artists’ Union of Armenia.
1986: associate member of the Russian Academy of Fine Arts.
1985-1990: member of the Supreme Council of ArmSSR.
1990-1995: member of the National Assembly of the Republic of Armenia.
From 1961, lecturer (from 1981, professor) of the Yerevan Institute of Fine Arts.
Died on July 12, 2007 in Yerevan.

http://www.sargismuradyan.am/gallery-2/portraits/ BU ADRES RESSAMIN RESMİ SİTESİ.

30 Mart 2013 Cumartesi

GOLDEN COUNTRY WESTERN 1-2-3

GOLDEN COUNTRY WESTERN 1-2-3
western müzik sevenler trt ekranlarından her pazar kowboy filmlerini heyecanla takip eden dostlar. siz o günlere götürecek bir anı demeti Beyza Antik'de. Beyza antik Bakırköy'de. 
NINI ROSSO
FILM WELTERFOLGE


BENKO DIXIELAND BAND
değerli dostlarımız. türkiyenin neresinde olursanız olunuz. dinlemedciğiniz kullanmadığınız plaklarınızı için biz arayınız. size bir telefon mesafesindeyiz. lpngplaylaeriniz, 45 likleriniz, taş plaklarınız. adresinizden değeirnde alınır. 
BEYZA ANTİK Bakırköy'de. 0536.702.27.36   0212.571.46.86


22 Mart 2013 Cuma

PLAKLARINIZ-ANTİKALARINIZ-TÜM KOLEKSİYONLARINIZ DEĞERİNDE ALINIR

PLAKLARINIZ-ANTİKALARINIZ-TÜM KOLEKSİYONLARINIZ DEĞERİNDE ALINIR

DEĞERLİ İSTANBULLULAR. ESKİLERİNİZ DEĞERSİZ DEĞİLDİR. ARTIK KULLANMADIĞINIZ OBJELERİ, ESKİ PLAKLARINIZI, KİTAPALRINIZI ATMAYIN, KAPICILARINIZI ZENGİN ETMEYİN. SİZE BİR TELEFON KADAR YAKINIZ. BEYZA ANTİK BAKIRKÖY'DE SİZDEN TELEFON BEKLEMEKTEYİZ. İSTANBUL'UN NERESİNDE OLURSANIZ OLUNUZ. BAKIRKÖY, FLORYA, YEŞİLKÖY, ŞİŞLİ, NİŞANTAŞI...

ANTİKALARINIZA TALİBİZ. ESKİ PLAKLARINIZ, PİKAPLARINIZ, ARTIK KULLANMADIĞINIZ OBJELERİNİZ. CAM, PORSEELN, SERAMİK VİTRİNİNİZDE VE EVİNİZDE NE VARSA. HAT LEVHALARINIZ, TABLOLARINIZ. KİTAPLARINIZ. OSMANLICA, ERMENİCE, RUMCA, ARAPÇA VB. KİTAPLARINIZ. AİLE YADİGARI MADALYALAR, NİŞANLAR BERATLAR. MERAKLILARA ULAŞMASINI İSTİYORSANIZ BİZİ ARAYIN.

SİZE BİR TELEFON MESAFESİNDEYİZ. BAKIR, PİRİNÇ GÜMÜŞ OBJELERİNİZ, EMAYE MUTFAK EŞYALARINIZ YANİ BİR ZAMANLAR DEDİRTEN NE VARSA ADRESİNİZDEN DEĞRİNDE ALMAKTAYIZ. 

BEYZA ANTİK BAKIRKÖY'DE. 
BİLAL ATIŞ--MEVLÜT ATIŞ--CEM GÜMÜŞ.
0536.702.27.36 -- 0212.571.46.86 -- 0535.313.37.95

18 Mart 2013 Pazartesi

AİRPORT AVM ANTİKACILAR PAZARI

AİRPORT AVM ANTİKACILAR PAZARI

E5 üzerinden giderken Şirinevler'i geçince Ataköy tarafında bir AVM vardır. AİRPORT AVM. Bu çarşının arkasında iki senedir antikacılara tahsis edilen bir pazar kurullmaktadır. Bu antikacılar pazarı geçen iki sene zarfında bir atak yapmasa da zaman içerisinde koleksiyonerlerin ve İstanbul antikacılarının dikkatini çekmektedir. Sabah saat 6 suları gelen pazar esnafının ardından belli başlı antikacıda bu pazardan kendi tezgahları için mal bakmak maksadıyla 7 suları pazarda olmaktadır.

Bakırköy Antikacı esnafından Ersan Bey, Yenibosna Eskici esnafı Bigalı namlı Kenan Bey daimi müşretilerimizdendir. Gerçi öldure öldüre alışveriş yapsalar da pazarımızın alışılmış simalarındandırlar. Saat 9 olmadan pazar tamamen açılır ve havanın durumuna göre AVM müşterileri pazarımızı ziyaret ederler.

Beyza Antik Airport Antikacılar pazarıının aralıklı olsa da ilk kurucu esnafıdır. Kapalıçrşı esnafı Osman Bey ve ağabeyleri bu pazarın ciddi müşterilere sahip olmasında ciddi payı olan esnafıdır. Plakçı ve sahaf Sait Bey radyo ve pikap mütahassısı Cumhur bey yine Beyza Antik gibi Bakırköy esnafıdırlar. pazarımız her cumartesi antika ve sanat severlere hizmet vermektedir. bu konuda AVM yöneticileri de pazar kurulduğundan beri her türlü desteği bizlere sunmuşlardır. Otoparkların ve lavoboların ücretsiz olması. AVM dahilinde mescit bulunması esnafı da müşteriyi de mutlu etmektedir.
plakların, radyo ve pikapların, avrupa asya kültürüne ait sanat eserlerinin ve antikalarının yanında kendi evlerinden getirdikleri eski eşyaları da sergileyen çevre hanımları pazara ayrı bir renk katmaktadır.

Pazarımızın en renkli siması Murat Abimiz ise tiyatroculuğunun verdiği ayrıcalıkla bizlere hem bir dost hem bir öğretmen olmaktadır. AİRPORT AVM Antikacılar pazarı hakettiği ilgiyi henüz göremese de her geçen gün oturan bir müşteri portfeyünü yakalamaktadır. Her cumartesi sıcak soğuk demeden Airport'a gelen tezgah açan esnaf genelde beklentisini yakalayamasa da bazen süpriz satışlarla pazardan ayrılmaktadır.

5 aylık bir aradan sonra Beyza Antik tekrar Airpor AVM'deki yerini aldı. Bu konuda yardımlarını esirgemeyen pazarın tertibiyle ilgilenen Beşir Bey ve Osman Abimize çok teşekkür ederiz. Pazar müşterilerine  
kredi kartı ile alışveriş kolaylığını sunan Beyza Antik her cumartesi AİRPORT AVM Antikacılar pazarında.

5 Mart 2013 Salı

BEYZA ANTİK BAKIRKÖY

BEYZA ANTİK BAKIRKÖY
0536.702.27.36 -- 0535.313.37.95

DEĞERLİ DOSTLAR, DEĞERLİ ANTİKA SEVERLER. EVLERİMİZİN BİR KÖŞELERİNDE SENELERCE DURAN OBJELERİNİZ, AİLE YADİGARI EŞYALARINIZ MUTLAKA BİR DEĞERE SAHİPTİR. ÇÖP DİYE BİR ŞEY YOKTUR. SOYUP KENARA ATTIĞINIZ PORTAKAL KABUKLARINDAN BENİM ANNEM MÜKEMMEL REÇELLER YAPMAKTADIR. BİR KENARDA KADERİNE TERK ETTİĞİNİZ ŞEYLERİN İÇİNDE NE DEĞERLERİN SAKLI OLDUĞUNU BİLEMİYORSANIZ ÇEKİNMEDEN BİZİ ARAYIN. SATMAZSANIZ DA ELİNİZDEKİ EMTİANIN NE OLDUĞUNU BİLMEK HEPİNİZİN HAKKIDIR. KAPICILARINIZI ZENGİN ETMENİN BİR YARARI OLDU MU BUGÜNE KADAR?

SİZE BİR TELEFON KADAR YAKINIZ.

DEĞERLİ DOSTLARIMIZ KENDİ BÖLGEMİZ OLAN BAKIRKÖY, YEŞİLKÖY VE FİLORYA DA DEĞERİNİ BİLMEDEN KAPICILARA BİR SERVET VERDİNİZ. VE BUNUN SİZE NE GETİRİSİ OLDU. ÇEKİNMEDEN BİZİ ARAYABİLİRSİNİZ.
KİTAPLARINIZ, PİLAKLARINIZ, ATA ANA BABA YADİGARI EŞYALARINIZ. ÇEĞİZİNİZDEN GELENLER, SİZE ÇEYİZ GELENLER, ANADOLU'NUN  ÖLÜMSÜZ KÜLTÜRÜNDEN SÜZÜLEN EL EMEĞİ İŞLERİNİZ. TABLOLAR, HAT LEVHALAR. BAKIRLAR VE GÜMÜŞLER. 70 Lİ 80Lİ SENELERDEN MUTFAK PARANIZDAN KESEREK TAKSİTLE ALDIĞINIZ PARÇALAR, VİTRİN SÜSLERİ BUNLARDAN ARTIK SIKILDIYSANIZ BİZİ ARAYIN DEĞERİNDE ALALIM SİZİ DE SEVİNDİRELİM.

ESKİLERİNİZ DEĞERSİZ DEĞİLDİR. GELİN BİZİ ZİYARET EDİN. SİZE İKRAM EDECEK BİR BARDAK DEMLİ ÇAYIMIZ DAİMA SİZİ BEKLEMEKTEDİR.

BEYZA ANTİK BAKIRKÖY'DE (YENİMAHALLE, HAZIRLIK SOKAK NO 5 ADRESİNDE)
GELEMİYORSANIZ ARAYIN BİZ SİZİ ZİYARET EDELİM.
0536.702.27.36 YA DA 0535.313.37.95

BİLAL ATIŞ -- MEVLÜT ATIŞ -- CEM GÜMÜŞ

4 Mart 2013 Pazartesi

SELDA BAĞCAN TÜRKÜLERİMİZ


PROTEZ MÜZİĞİNİN YAŞAYAN EFSANESİ SELDA BAĞCAN'IN
TÜRKÜLERİMİZ ADLI LP Yİ BEYZA ANTİK'DE. BAKIRKÖY 0536.702.27.36
GELİN BİR ÇAYIMIZI İÇİN DAHA YÜZLERCE YERLİ YABANCI LP VE 45 LİK BEYZA ANTİK'DE. 


Selda Bağcan (d. 1948Muğla), Türk Halk Müziği sanatçısı, besteci ve politik aktivisttir.
Türk halk müziğinin ve protest müziğin önde gelen adlarından biri olan Selda Bağcan, müzik yaşamına 1971'deAnkara Üniversitesi Fen Fakültesi Fizik Mühendisliği öğrencisiyken başladı. Çıkardığı ilk iki 45'lik plak bir milyon dolayında satılınca, meslek olarak müziği seçmeye karar verdi. Türkiye'de ve başta Almanya olmak üzere dış ülkelerde çoksayıda konser verdi. 1972'de Bulgaristan'da gerçekleştirilen Altın Orfe Festivali'nde Türkiye'yi temsil etti. Özellikle sol partilerin ve kuruluşların düzenlediği etkinliklerde konserler verdi. 1980 askeri darbesinin ardından üretimi sınırlanan sanatçı büyük sıkıntılar çekti. Hatta 24 Nisan 1984'te tutuklanarak, hapse atıldı.1987'ye değin pasaport verilmediği için yurtdışı konserlerine ara vermek zorunda kaldı. 1986 yılında, yurtdışına çıkamamasına karşın, Peter Gabriel tarafından desteklenen Womad Vakfı'nca düzenlenen Dünya Dans ve Müzik Festivali plağında bir şarkısıyla yer aldı. Aynı vakfın girişimleri sayesinde 1987'de yeniden pasaport alabilen sanatçı, 13 Haziran 1987'de Rotterdam Sanat Festivali'ne, 19 Haziran 1987 Womad ve Glastonbury Festivali'ne,20 Haziran 1987'de Jubilee Gardens Festivali'ne (Londra), 25 Haziran 1987'de Earls Court Festivali'ne (Londra), 26 Haziran 1987 Capital Radio Festivali'ne katılarak bir dizi konser verdi. 1988'de de dört ay süreyle Batı Avrupa'da konserler gerçekleştirdi. 1989'da ve 1990'da da tüm Türkiye'yi dolaşarak halka açık ücretsiz konserler verdi.
1990 yılında Hollanda'da Rasa Organization (Interkultureel Centrum)'un çağrılısı olarak UtrechtNijmegenTilburg kentlerinde ve Yugoslavya'da Prizren vePriştine kentlerinde konserler gerçekleştirdi. Yine aynı yıl, yani 1990'da dört kez İsrail'e giden sanatçı Acco Festivali'nde Khanel Umdan adlı Osmanlı kalesinde ve Ehal Hatarbut konser salonunda iki konser ve iki televizyon programı gerçekleştirdi. Aynı yıl, Danimarka'nın Århus kentinde Esintiler adlı festivalde şarkılar söyledi.
1992 yılında çıkan Ziller ve İpler albümündeki sözü Aysel Gürel şarkısı Ziller ve İpler ile 90'larda büyük başarı sağladı. Yine aynı yılda yapılan Kurşun Adres Sormaz adlı filmin müzikleri Selda Bağcan'a aittir.
Canımı Yakanlar Baktı Dumana türküsünü Sivas Katliamı'nda yaşamını yitirenlere ithaf etmiştir.
Selda Bağcan, 2000 yılında konser vermek üzere Antakya'ya giderken trafik kazası geçirerek ağır yaralandı ve uzun süre tedavi gördü. Bedeninin birçok yerinde kırıklar oluşan Selda Bağcan, uzun süre çelik iskelet yardımıyla yürümek zorunda kaldı.
Selda Bağcan, protest müzik diye adlandırılan türde şarkılar besteleyip yorumlarken, aynı zamanda bilinen halk müziklerini de değişik biçimde yorumlamakla ün kazandı. Sanatçı İstanbul'da oturmakta olup, sahibi olduğu plak şirketini yönetmektedir. Ayrıca Selda Bağcan'ın İnce İnce adlı şarkısı bir oyununda kullanılıyor
Selda Bağcan’ın 1976’da piyasaya sürdüğü “Türküola” albümünde yer alan Aşık Mahzuni Şerif’in “İnce İnce Bir Kar Yağar” türküsü, Electronic Arts adlı oyun şirketinin piyasaya sürdüğü “Skate 2” oyununda da Mos Def uyarlamasıyla yer aldı. Gerçek adı Dante Terrell Smith-Bey olan Amerikalı aktör ve müzisyenin albümünde bu türküyü kullanması, albüm kritiklerinde Bağcan’dan bahsedilmesine, birçok müzik dergisinde Selda Bağcan adının geçmesine yol açtı.
2010 Grammy Ödüllerine en iyi rap albüm ve en iyi performans dallarında aday gösterilen Brooklyn’li hip-hop’çı Mos Def, son albümü “The Ecstatics”te yer alan “Supermagic” adlı parça da “İnce İnce Bir Kar Yağar” türküsünü kullandı.
İspanyol müzik araştırmacısı Vicente Fabuel’in Selda Bağcan hakkındaki yorumu ise şöyle: “Türk vokalisti Selda, doğu kültüründen çıkmış sayılı efsanevi kadın seslerden biridir. O büyük çöllerin ortasında az bulunur vahalar gibidir. Bir insan nasıl bu kadar çevik, bu kadar derin, bu kadar yaratıcı ve bu kadar hissederek şarkı söyleyebilir.”

Diskografisi [değiştir]

45'likler
  • Katip Arzuhalim Yaz Yare Böyle / Mapusanede Mermerden Direk (1971)
  • Tatlı Dillim Güler Yüzlüm / Mapusanelere Güneş Doğmuyor (1971)
  • Çemberimde Gül Oya / Toprak Olunca (1971)
  • Adaletin Bu Mu Dünya / Dane Dane Benleri (1971)
  • Seher Vakti / Uzun İnce Bir Yoldayım (1971)
  • Yalan Dünya / Kalenin Dibinde (1972)
  • Eyvah Gönül Sana Eyvah / Zalim Sevgililer Bu Sözüm Size (1972)
  • Bölemedim Felek İle Kozumu / Bülbül (1973)
  • Gesi Bağları / Altın Kafes (1973)
  • Nem Kaldı / Rabbim Neydim Ne Oldum (1974)
  • Aşkın Bir Ateş / O Günler (1974)
  • Anayasso / Bad-ı Sabah (1974)
  • Dostum Dostum / Yuh Yuh (1975)
  • Kaldı Kaldı Dünya / İzin İze Benzemiyor (1975)
  • Görüş Günü / Şaka Maka (1976)
  • Almanya Acı Vatan / Kıymayın Efendiler (1976)
  • Aldırma Gönül Aldırma / Suç Bizim (1976)
Albümleri
  • Türkülerimiz 1 (1974) (yeniden yayımlanışı: 1995)
  • Türkülerimiz 2 (1975) (yeniden yayımlanışı: 1996)
  • Türkülerimiz 3 (1976) (yeniden yayımlanışı: 1998)
  • Türkülerimiz 4 (1977) (yeniden yayımlanışı: 1999)
  • Türkülerimiz 5 (1978) (yeniden yayımlanışı: 2001)
  • Türkülerimiz 6 (1979) (yeniden yayımlanışı: 2006)
  • Türkülerimiz 7 (1980)
  • Türkülerimiz 8 (1982)
  • Türkülerimiz 9 (1983)
  • Türkülerimiz 10 (1985)
  • Dost Merhaba (1986)
  • Yürüyorum Dikenlerin Üstünde (1987)
  • Özgürlük ve Demokrasiyi Çizmek (1988)
  • Felek Beni Adım Adım Kovaladı (1989)
  • Anadolu Konserleri: Müzikteki 20 Yılım (1 ve 2) (1990)
  • Ziller ve İpler - Akdeniz Şarkıları 1 (1992)
  • Uğur'lar Olsun (1993)
  • Koçero (Ahmet Kaya ile birlikte) (1994)
  • Çifte Çiftetelli - Akdeniz Şarkıları 2 (1997)
  • Ben Geldim (2002)
  • Denizlerin Dalgasıyım (2004)
  • Güvercinleri de Vururlar (2008)
  • Halkım (2011)


ERKİN KORAY BENDEN SANA


ANADOLU ROCK MÜZİĞİNİN YAŞAYAN EFSANESİ ERKİN KORAY'IN 
BENDEN SANA ADLI LP Yİ BEYZA ANTİK'DE. BAKIRKÖY 0536.702.27.36
GELİN BİR ÇAYIMIZI İÇİN DAHA YÜZLERCE YERLİ YABANCI LP VE 45 LİK BEYZA ANTİK'DE. 

BEYZA ANTİK BİLAL ATIŞ -- MEVLÜT ATIŞ -- CEM GÜMÜŞ

ERKİN KORAY

Erkin Koray (d. 24 Haziran 1941; Kadıköyİstanbul), Türk Rock Anadolu rock sanatçısı.
Anadolu rock ve hard rock türünde özgün eserler vermiş olmakla birlikte bir çok türküyü yeniden düzenlemiştir.
Özgün çalışmaları, doğu ve batı müziklerinde yaptığı çalışmalarla birçok müzisyeni etkilemiştir. Cemalim,Köprüden Geçti Gelin gibi çalışmaları ile Türk halk müziği, Nihansın DidedenKıskanırım gibi parçalar ile Türk sanat müziği eserlerini yorumlayarak Türk Rock müzik tarzının en önemli eserlerini vermiştir.
Şaşkın (Ala Ain Moulayiteen) (Dabke)EstarabimÇöpçülerFesuphanallah gibi geniş kitlelerin beğenisini kazananArabesk-rock parçaların yanında, MesafelerYağmur gibi psychedelic rock'a uzanan ve Krallar,"Akrebin Gözleri","Öfke" gibi metal müzik olarak nitelendirilebilen birçok önemli çalışmaya imza atmıştır. 1960´larin sonuna dogru, bağlamanın sesini müzik yapilan mekânlarda daha çok duyurmak ve rock müziğinde de kullanabilmek için elektro bağlamayı icat etti.

Hayatı [değiştir]

24 Haziran 1941 tarihinde İstanbul'da doğdu. Küçük yaşlarda, piyano öğretmeni olan annesi Vecihe Koray'dan piyano öğrendi, daha sonra gitar çalmaya başladı. İstanbul Alman Lisesi'nde eğitim gördüğü 50'li yılların ikinci yarısında , arkadaşları ile kurduğu amatör topluluk olan Erkin Koray ve Ritimcileri ile dönemin güncel parçalarını çalmaya başladı. Lise eğitiminin ardından 60'lı yılların başına dek çalışmalarını yarı amatör yarı profesyonel olarak sürdürdü.
1959 yılında ilk grubu Erkin Koray Ve Ritimcileri'ni kurdu. 1962 yılında çeşitli müzikli mekânlarda programlar yaptığı sıralarda aldığı bir teklif ile bir yüzünde Bir Eylül Akşamı, diğer yüzünde It's So Long adlı İngilizce parça bulunan ilk 45'liğini yaptı. Erkin Koray askerliğini 1963-1965 yılları arasında Ankara'da Hava Kuvvetleri Caz Orkestrası'nda Solist ve Gitarist olarak yaptı.
Terhisi sonrasında Almanya'nın Hamburg şehrine giden Erkin Koray 1966 yılında Türkiye'ye dönüşünden sonra Erkin Koray Dörtlüsü adlı grubu kurdu. 1967yılında basılan, bir yüzünde "Kızları da Alın Askere", diğer yüzünde "Aşk Oyunu" adlı parçalar bulunan 45'liği ile önemli başarı kazandı. Özellikle "Kızları da Alın Askere" parçası Erkin Koray'ın geniş kitleler tarafından tanınmasında önemli rol oynamıştır.
1968 yılında, Hürriyet Gazetesi tarafından yapılan "Altın Mikrofon" yarışmasına katıldı. Bu yarışmada 4. olan Erkin Koray'ın yarışmadaki şarkıları "Meçhul" ve "Çiçek Dağı" daha sonra bir plak şirketi tarafından piyasaya çıkarılarak 800 bin adet gibi büyük tiraj yaptı. Grubu ile bir yandan konser verdi, bir yandan da Klüp, Bar gibi çeşitli müzikli mekânlarda çalışmaya devam etti.
Bu ilk önemli başarıyı, 60'lı yılların sonlarına dek ardı ardına gelen: "Anma Arkadaş", "Hop Hop Gelsin", "Sana Bir Şeyler Olmuş", "Seni Her Gördüğümde" gibi hepsi büyük beğeni toplayan parçalar takip etmiştir.
1969 yılında kurduğu Yeraltı Dörtlüsü adlı grubu ile Türkiye'de ilk "Underground" müzik akımının öncüsü oldu. 70'li yılların başlarına gelindiğinde Koray Türkiye'de oldukça geniş bir dinleyici kitlesine sahiptir ve kendine özgü müzik çizgisi belirginleşmiş durumdadır.
1971'de Erkin Koray Süper Grup, 1972'de Ter gruplarını kuran Koray , 1970-1974 yılları arasında Türkiye müzik listelerinde üst sıralarda yer alan klasikleşmiş birçok esere imza atmıştır. "İlahi Morluk", "Aşka İnanmıyorum", "Mesafeler", "Züleyha", "Silinmeyen Hatıralar", 1974'te "Şaşkın", "Fesuphanallah" bu dönem eserlerindendir.
Erkin Koray 1974-1984 yılları arasında kısa sürelerle Türkiye'ye gelişleri dışında Hollanda, Almanya ve Kanada'da yaşadı. Hakkında pek fazla bilgi olmayan bu dönemde, "Estarabim", "Arap Saçı" gibi çok bilinen eserleri yayımladı. Koray 1977 yılında kurduğu Erkin Koray Tutkusu adlı LP ve aynı adlı gruptan sonra, kısa süreli beraberlikler dışında başka grup kurmamıştır.

1980'ler [değiştir]

Erkin Koray, 1982'de Benden Sana albümünü yayınladı. Albümün bir kısmını Almanya'da Köln ve Hamburg'da kaydederken bir kısmını da İstanbul'da kaydetti. Albümde Koray'a, Haluk Taşoğlu ve Sedat Avcı'nın yanı sıra Hint müzisyen Harpal Singh de destek verdi. Albümdeki şarkıların bir kısmı (Meyhanede, Öyle Bir Geçer, Sayın Arkadaşım Osman) Hint müzisyenlerin bestelerine Erkin Koray'ın Türkçe yazdığı sözlerden oluşur.
Bir sene sonra ise İlla Ki albümünü yayınladı. Bu albüm içindeki şarkılar kadar, Nuri Kurtcebe'nin çizdiği albüm kapağı ve plak versiyonunun şeffaf olmasıyla da dikkat çekiyordu. Miksajı Köln'de yapılan albümde İlla Ki, Deli Kadın, Tek Başına gibi hit şarkıların yanında Kızları da Alın Askere ve Hop Hop Gelsin gibi eski şarkıların da yeni yorumları yer alıyordu.
Türkiye'ye kesin dönüşünün ardından, ailevi sorunlarından dolayı kendisi için pek verimli geçmeyen 1985-1990 yılları arasında belki en çok bilinen çalışması olan Çöpçüler ile büyük bir çıkış yaptı. Çöpçüler'in de yer aldığı Ceylan 1985'te yayınlandı. Albümde Erkin Koray, çoğu enstrümanı kendi çalmıştı. Bu dönemde, devrin modasına uyarak piyanist-şarkıcı olarak bir restoranda müzik yapmaya başladı; nedeni olarak da "para kazanması gerektiği" olduğunu belirtti.
Bu dönemin diğer bir önemli ve özgün eserlerinden biri de 1986'da yayınlanan Gaddar albümü oldu. Anılan maddi sıkıntılar, sanatçıyı tek bir sentezleyici eşliğinde kaydedilen Çukulatam Benim (1987) gibi düşük bütçeli yapımlara zorlamıştır. Bu albümde de Şaşkın ve Sana Bir Şeyler Olmuş şarkılarının taverna müziği tadındaki yorumları bulunmaktaydı. 1989'da Hay Yam Yam albümü çıktı. Bu albümde klip çektiği Hayat Katarı şarkısı Kemal Sunal filmi Abuk Subuk Bir Film filminde kullanılmıştı. 1990 yılında yayınladığı Tamam Artık albümü de önceki albümlerinden farklı olmayan bir şekilde eski ve yeni şarkıların karışık bulunduğu bir albüm oldu.
Erkin Koray'ın hayatı genellikle ekonomik sıkıntılarla geçmiştir. Yaptığı çıkışlar, son derece popüler olan çalışmaları onu maddi açıdan rahatlatmaya yetmemiştir. Müziği kendine yaşam biçimi olarak seçmiş olan Koray ve dönemdaşı birçok özgün sanatçı, o dönemlerde belirsiz olan telif hakları, sınırlı çalışma olanakları, sağlıksız bir yapıya sahip olan müzik piyasası ve müzik dinleyicisinin düşük alım gücü gibi nedenlerle bu sıkıntılardan kurtulamamışlardır. Bunlardan bazıları küserek müziği bırakmışlar ve daha iyi maddi koşullar elde edebilecekleri işler ile uğraşmışlardır. Erkin Koray telif hakları en çok ihlal edilmiş sanatçılarımızdan biri olmuştur. Bu nedenlerle nerede ise hiçbir zaman arzu ettiği yapımları gerçekleştirecek parasal kaynak bulamamıştır.
Yenilikçi, sentezci, deneyci bir müzik çizgisi olan Erkin Koray; sıradışı şarkı sözleri, kendine özgü vokal biçemi, uzun saçları, özgün kıyafetleri ve bunun gibi daha birçok nedenle dönemin yayın tekeli olan Türkiye Radyo Televizyon Kurumu TRT tarafından dışlanmıştır. Eserlerinin nerede ise tamamı yakın zamanlara kadar, TRT denetimi tarafından yayımlanmaya uygun görülmemiştir. Bu durum ülkemizde özel yayın kuruluşlarının ortaya çıkışına kadar süregelmiş ve Koray'ın dinleyici kitlesinin sınırlı kalmasına yol açmıştır.

1990'lar [değiştir]

1990 - 1993 yıllarında, genelde Öyle Bir Geçer, Arapsaçı, Fesupanallah, Şaşkın, Sevince ve Yalnızlar Rıhtımı vb. hitleri içeren bir toplama albüm serisi ve bir de Best Of piyasaya sürdü. 1990'da yayınladığı Tamam Artık albümünden sonra bir sessizlik ve plak şirketlerine küskünlük dönemine giren sanatçı, 1991'de Tek Başına Konser adlı konser kayıtlarından oluşan dışında albüm çalışmalarına ara verdi.
1996 yılına kadar süren bu sessizlik, iddialı ve görece yüksek bütçeli Gün Ola Harman Ola albümü ile bozulmuştur. Büyük satış başarısı göstermeyen ancak eleştirmenlerce olumlu eleştiriler alan bu çalışmayı 1999 yılında yayımlanan Devlerin Nefesi adlı son albümü takip etmiştir.
2010'lu yıllara geldiğimizde ise Erkin Koray'ı, 7'sinden 70'ine kadar uzanan bir dinleyici yelpazesi içinde, tıklım tıklım dolu salonlarda konserler veren bir "Erkin Baba" olarak görüyoruz.
Bu arada, dünya çapında bir üne kavuşmuş olan Erkin Baba'nın eserleri, LP, CD ve DVD olarak yakında Amerika Birleşik Devletleri'nde piyasaya çıkacak.

Diskografisi [değiştir]

Önemli notlar [değiştir]

  • Erkin Koray, kendisi ile özdeşleşen 1961 yılı yapımı Gibson marka SG kasasında o zamanlar SG adını almamış ve Les Paul Custom olarak geçen çok değerli bir elektro gitara sahiptir. Son zamanlarda pek kullanmadığı bu gitarı bir dönem Mecidiyeköy Pamukbank şubesinde bir kiralık kasada muhafaza etmiştir. Sanatçı sert çalma uslubu nedeni ile yıpratmaktan çekindiği için böyle bir yola başvurmuştur.
  • Kızı Damla Koray'ı açıklamadığı nedenlerle okuldan almış, eğitimini evde kendi olanakları ile vermiştir.
  • Konser ve müzikli mekân çalışmalarına halen devam etmekte olan Erkin Koray'ın yeni bir albüm hazırlığında olduğu söylenmektedir (2006).
  • Erkin Koray, 22 Temmuz 2007 Genel Seçimleri'nde oyunu MHP'ye vereceğini açıkladı. Bu açıklaması özellikle sol kesimden dinleyicileri arasında büyük şaşkınlık yarattı. Koray ise 30 Temmuz 2007'de, 50. sanat yılını kutladığı Harbiye'deki konserine başlarken bu duruma açıklık getirmeye çalıştı. Koray, gençlerden izin alarak kendi devreleriyle bir miktar konuşmak istediğini söyledi. Konuşmasında, herşeyi erken yapma özrü olduğunu, (Türkiye'de henüz mevcut ya da yaygın değilken erkekte uzun saçelektrogitaruzun topukrock müzik gibi) hayatının böylece devam ettiğini söyledi.
  • Türk halkını 22 Temmuz 2011 seçimlerinde oy vermeye çağıran Erkin Koray “Mevcut iktidarın ülkemizi ne hale getirdiği ortada. 22 Temmuz’da yapılacak seçimin, Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en önemli seçimi. Ülkesini seven herkesin ülkesini kurtarmak için bu seçimlerde sandığa gideceğine eminim” dedi